Farklı coğrafyalardan insanların zorunlu ya da gönüllü gerçekleştirdiği göç hareketliliği, toplumsal yapıyı dilsel, dinsel, sosyal, ekonomik, kültürel, mekânsal gibi pek çok yönden etkilemektedir. Birbiriyle benzer özelliklere sahip bireylerin yaşadığı topluluklarda dahi bir çatı altında çatışmasız yaşanması mümkün değilken; artan göçle toplumda hissedilir hale gelen değişim bir arada yaşayabilme meselesini gündeme getirmektedir. Göçmenlerin geldikleri toplumun yeni birer üyesi olabilmeleri, topluma aidiyet kurabilmeleri ve toplum tarafından benimsenmeleriyle mümkündür. Bununla birlikte bu süreçlerin sancısız bir şekilde sağlanamadığı bir gerçektir. Toplumda sosyal barışın sağlanması önünde birtakım engeller vardır. İşsizlik, yoksulluk, uyumsuzluk, ait hissedememe, içe kapanma, marjinalleşme, gettolaşma, dışlanma, ayrımcılık, ırkçılık gibi daha nice sorun bir arada barış içerisinde yaşamayı tehdit etmektedir. Bu sorun ve çatışmaların çözümlenerek sosyal risklerin bertaraf edilmesi toplum refahı için olmazsa olmazdır. Çocuk, kadın, yaşlı, savaş mağduru, öğrenci gibi çeşitli göçmen gruplarının ve onları yakından ilgilendiren yoksulluk, istihdam, mekânsal yoğunlaşma, ırkçılık gibi sorun alanlarının ele alındığı bu kitap, göçmen refahı alanına katkı sağlayacaktır.