Geçmiş çağlardan bugüne kadar uzanan insanın tarih yolculuğunda, genel olarak cinsellik özel olarak cinsiyetlere göre toplumun tasnif edilmesi en başından bu yana görülmektedir. İlk çağlardan, geleneksel aile yapısının kurulmasına kadar geçen süreçte insanlık öncelikle mal ve üretim ilişkileriyle biçimlenmiş, bu üretim ilişkileri ise zamanla toplumda cinsiyet ayrımını yaratmıştır. Üretim ilişkileri içerisinde kadın ve erkeğe düşen roller zamanla bir norm olarak kabul edilerek, bu normların dışında kalan bireyler ötekileştirilmiş ve dışlanmıştır. Heteroseksist bakış açısına göre toplumda ikili cinsiyet kavramı kabul edilmektedir, kadın ve erkek olarak tanımlanan cinsel kimliklerin dışında kalan kimlik tanımları ise çoğunluk tarafından reddedilmektedir. Bu çalışmada halk sağlığı bakış açısıyla toplumun büyük kısmının dışladığı ve reddettiği cinsel kimliğe sahip olan transseksüel bireylerin yaşamı ele alınmaya çalışılmıştır.
Halk sağlığının geniş kapsamı içerisinde yeterince yer kaplamayan, buna rağmen toplumdaki en büyük risk gruplarından biri olan transseksüellerin hayatlarına yakından bakmak, yaşadıkları sorunlara yönelik atılacak adımlarda rol almanın görevlerimizden biri olduğu düşüncesiyle bu çalışma yapılmıştır.Çalışmada nitel araştırma deseninin kullanılması sorunu tüm yönleriyle ele almayı ve sorunun ayrıntılarıyla okuyucuya sunulmasını kolaylaştırmıştır.