Sümer efsanesine göre Tanrı kızdı, haftalarca süren yağmurlarla yeryüzünü sulara boğdu, seller her yeri temizledi.
Bütün hayvanlardan birer çift bulunduran gemi insanlığın ve canlı yaşamının hayatta kalabilmesi için son umuttu. Çaresizlikle başlamış bir günün sabahında geminin burnuna bir kuş kondu ve kuşu gözleriyle meraklı meraklı takip eden mürettebat kısa süre sonra bir kara parçası gördü. Gemiyle yolculuk eden bütün canlılar temizlenmiş karaya ayak bastı ve sular geri çekildi.
Hayvanlar ve insanlar arınmıştı. Çiçekler yeniden açmaya başladı, böcekler uçuşuyor hayatın geri döndüğünün haberini veriyordu adeta. Yeni, tertemiz bir sayfa açılmıştı bütün dünya için...
Benim için de öyle. Ne olursa olsun küsmek yok. Bazı kaderlerin yanında benim, bizim yaşadığımız nedir ki? Hayatlarını feda eden milyonların üzerine kurulu bizim bu şımarıklığımız. Zorluk görmeyince hemen kızıyor insan, hemen bunalıp sıkılıyor. Ama andımız var. Sırtımızı çevirecek olsak ne işimiz var bu ülkede. Ne kadar karanlık görünse de hayat, atamızın ışığında yürüyoruz. Kutup Yıldızı gibi yolu gösteriyor. Ve biliyorum yüreğimizdeki bu ateş sönmeden yolumuzu kaybetmeyeceğiz.
Madem öyle gelin, kalkalım ayağa, yürüyelim sabahın ilk ışıklarında. Karanlığı geride bırakıp ileri bakalım. Hep bir ağızdan söyleyelim, o gün, onun yaptığı gibi. Güneş şimdi ufuktan doğsun, yürüyelim arkadaşlar!