Geceyi piyanoda ufak bir konserle bitirirdik hep. Önce benden Beethoven isterdi Bayan Sandront. Für Elise'i çalardım hep. Sonra da kendisi dakikalarca Schubert çalardı. Moments Musicaux. Minik konserini bitirip kalkarken, "Çok güzel çalıyorsunuz!" dedim. "Sen de" dedikten sonra, "Seyhan, annenle aranızda kaç yaş var?" diye sordu. Şaşırmakla beraber yanıtladım: "Yirmi beş sanırım." Koltuğuna yerleşirken, bizim konser sırasında M. Robert'le ciddi konularda tartışan arkadaşları da susturup, "Olacak şey değil" diye başladı söze. "Hiçbir devrimin yapamadığını yapmış Atatürk: Seyhan'la annesi arasında sadece 25 yıl var ama iki kadın arasındaki farka bakın" dedi. Konu çok derindi ama kimseden ses çıkmadı; gerçeğin, Atatürk ve devrimlerine duyulan hayranlığın çok iyi anlaşılmış olduğunun göstergesiydi. O yıllar gerçekten gurur duyuyorduk devrimlerin ruhuna uygun kadınlar yetiştirmiş olmakla, ancak bu anılarımı yıllar sonra yazarken ne yazık toplumun yirmi yıldır eğitilen daha doğrusu eğitilemeyen toplumun- horlanan, küçümsenen" bir kadın tipiyim"