Çeşitli görsel sanat alanlarını oluşturan şekiller ve biçimler topluluğunun eğitim ve öğretimi aileden ve okul öncesinden başlar. Küçük bir çocuğun parmağıyla toprağa gelişigüzel çizdiği karalamalarla, kalem tutmayı öğrendikten sonraki doğaçlama olarak ortaya çıkardığı şekiller daha sonra anlamlı ifadelere dönüşür. Bu karalamalarda araştırmacıların henüz keşfedemedikleri çok değişik anlatımlar ortaya çıkar. İşte bu yaşlarda insanın görsel sanatlarla olan ilişkisi başlar. çocuğun okula başladığında alfabeyi öğrenmesi, onun harf şekillerini ve bunlar arasındaki düzenli ilişkiyi kavramasını sağlar. öğrendiği yazıyla ileride düşüncesini, görsel sanat şekilleri ve biçimleriyle de düşüncesinin zihinsel, ruhsal ve duygusal içeriklerini somutlaştıracaktır artık. Bu aşamada okullarda resim (iş) dersleri bu çabaların plânlı ve programlı gerçekleştirilmesi için düzenlenir. Bugün resim ve resim-iş eğitimi olarak adlandırdığımız, aslında tüm görsel sanatları ve çeşitli tasarım alanlarını içeren eğitim ve öğretim alanının uzun bir geçmişi ve kuramsal temelleri vardır. Okullaşmada ve öğretmen yetiştirmede esas alan olarak artık dünyanın hemen her ülkesinde kabul görmüş olan görsel sanatlar eğitimi, bizde de bir geçmişe sahiptir. Bu eğitimin iki temel dayanağı olan "görsel sanatlar" ve "eğitim"in tarihten getirdiği bilgi ve deneyim birikimi, görsel sanatlar eğitiminde birleşmiş ve çok da yeni olmayan bir bilimsel alan (disiplin) olarak yıllardır çocukların sanat yoluyla eğitilmelerine katkıda bulunmuştur.