Gazeteci-Yazar Sedat Nuri Kayış, Türk adalet sistemini, "Gözleri Bağlı Tanrıçanın Ayarsız Terazisi" isimli kitabında inceledi. Adliyelerde halen 5.5 milyon dava dosyası olduğu belirtiliyor, 30, 40, hatta 60 yıldır süren davalardan örnekler veriliyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde sık sık mahkum oluşumuzun nedenleri tartışılıyor.
Cumhuriyet tarihinde genel bütçeden adalet hizmetleri için en büyük payın 1934'de ayrıldığı kaydedilen kitapta, "O yıl bütçenin yüzde 4'ü adalete tahsis edilmişti. Şimdiye kadar adalete en düşük pay ise 2003 yılında yüzde 0.75 olarak ayrıldı" deniliyor.
Askeri mahkemelerin özel olarak incelendiği kitapta, olağanüstü dönemlerde kurulan olağan dışı mahkemelerinin verdiği hatalı kararlar da masaya yatırılıyor. Kayış kitabıyla ilgili olarak şunları söyledi: "Adalet mülkün temeliyse, temelden gelen çatırtılara duyarsız kalmamalıyız. Çok gergin bir toplumda yaşıyoruz ve sürekli suç üretiyoruz.
2007 yılında sadece polisin sorumluluk alanında 593 bin suç işlendi. Bu dakikada bir suç işlendiği anlamına geliyor. Cezaevleri tıklım tıklım dolu. Bir yıl içinde suç işlediği gerekçesiyle hakkında işlem yapılan kişi sayısı 444 bini aşıyor. Hakim başına 852 dosya düşüyor. Oysa bu rakam Avrupa'da 200'ü geçmiyor. Suç patlamasının, cezaevlerinin dolmasının, mahkemelerin her geçen dakika artan dosyalar altında ezilmesinin temel nedenlerinden biri işsizlik. İşsiz sayısı resmi verilere göre 2.5 milyonu aştı. Bu sayıyı azaltmak için daha çok yatırım yapmak gerekiyor ama bu mümkün olamıyor. Çünkü ülke ağır bir borç yükü altında. Yatırıma ayıracak fazla kaynak yok. Türkiye 2007'de her saat 5 milyon dolar borç faizi ödedi. Yıllık ödenen faiz tutarı ise 50 milyar doları buldu. Yani adaleti yerli yerine oturtmak için yeni hakimler ve savcılar almak, adalet sarayları kurmak yetmiyor. Ülkenin genel durumunun düzgün olması gerekiyor. Bazı hukuk fakültelerinde koruyucu hukuk diye bir kavram ortaya atıldı. Nasıl koruyucu sağlığın amacı, insanın hastalanmasını önlemekse, koruyucu hukuk da, insanları mahkemeye gitmek zorunda bırakmayacak bir düzen oluşturmayı amaçlıyor."