İnsanoğlu yolcu, dünya baştanbaşa yol, ömür ise bir yolculuktan başka nedir ki? Doğduğumuz gün başlayan yeryüzü yolculuğumuz Allah'ın takdir etitği ömür boyunca sürer gider. Yol, hayatın kendisi, yolculuk onun uygulanış biçimidir. Kimi farkındadır verdiği uğraşın, kimi ise gaflet içinde varır yolun sonuna.
Yeryüzü gurbettir insana, doğduğu topraklarda yaşıyor olsa dahi. Sıla ise yaratıcının yanıdır. Zira O'ndan kopup gelmişiz. O'na ulaşmadan sükuna eremez ruhumuz, bitmez arayışımız ve rahata ermez bedenimiz. Bu yüzdendir ki, altmış sekiz yıllık ömrüm hep bir koşuşturma ve arayış içinde geçti. Bulunduğum hiçbir mekan ruhumu tatmin etmedi, gözlerim hep ufkun bittiği noktaya takılı kaldı. Sanki hayatın sırrı yolculuğun içinde gizliydi ve aradığım sır, ufuk çizgisinin bittiği yerde beni bekliyordu. Bu umutla çıktığım her yolculuğun sonunda bir serap gördüğümü anladım, ama yeni serapların peşinde koşmaktan da kendimi alamadım.
Yollar benim için daima gizemli, yolculuk ise heyecan verici olmuştur. Yolların sonuna yaklaştığım şu son deminde fersiz bakışlarım sevgilinin ardı sıra ufuklara takılı kaldı. Yollar uzadı, yolculuk beni bir damla gözyaşına dönüştürdü ve gözyaşım yollarda kaldı.
Bu kitap, insanı müebbet muhacir, hayatı ebedi hicret kabul eden bir garip yolcunun dünya üzerindeki yolculuk serüverininden bazı kesitleri hikaye etmektedir.