On iki yaşındayken bir şeyler karalamaya başladım. Bir şeyler karalamaya, bir şeyler yazmaya çalıştım. Yazarken, kendimi her defasında bir arayışta buluyordum. "Tamam ben yazıyorum yazmasına da neyi yazıyorum, ne üstüne yazıyorum, ne için yazıyorum?" gibisinden sorularla volta atıyordum firar etmeye ramak kaldığım parmaklıklarda… Yıllarca bulmayı ümit ettim bana bu duyguları yazdıran şeyi… Ve on yedi yaşına gelirken hayat bahçemde beyaz bir gül bitti. İşte dedim, ben bunu yazıyorum, ben buna yazıyorum, ben bunun için, bundan dolayı yazıyorum.
Yedi yaşındayken dünyadan, sevgiden, aşktan ve aşkın dünyaya getirdiği şiirden bihaber olan bir çocuğun on ikisinde yazdığı, on yedisinde yaşayıp yirmisinde kitaplaştırdığı bi'şiirler.