Klasik Edebiyatın zengin nazım geleneğinin gölgesinde kalsa da asırlarca yoluna devam eden nesir geleneğinin önemli bir parçası olan mensur hikâyeler, toplumun anlatma ihtiyacını karşılayan ve edebiyat eşittir nazım düşüncesinin hakim olduğu bir dönemde kendi yolunda ilerlemeye devam eden zengin ve köklü bir kültürel miras olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kültürel mirasın bir parçası olarak kaynaklarda ismi geçmeyen ve içerisinde 23 mensur hikâye örneği barındıran Gülşen-i Zürefa, Doğu hikaye geleneği ve Türk zevkinin derin izlerine rastladığımız bir hikaye sentezi örneğidir.
Şeyhzade Mehmed Vardarî tarafından kaleme alınmış olan eser, edebiyatımızda ve kültürümüzde derin izler bırakan Binbir Gece Masalları, Binbir Gündüz Masalları, El-FerecBa'de'ş-Şidde gibi kaynaklardan esinlenilerek yazılmış geleneksel özellikler gösteren hikayeler ve yazıldığı dönemin hususiyetlerini taşıyan realist özelliklere sahip yerli hikâyeler olmak üzere iki grupta değerlendirilebilecek olan farklı yelpazedeki hikâyeleri aynı çatı altında toplamaktadır.