Sevinç Çokum Gülyüzlüm'de, köyden kente göç olgusu etrafında kendi birikim ve gözlemlerini bir ana-kız İkilisi üzerinde yoğunlaştırıyor. Onların verdikleri sahipsiz savaşı ortaya koyuyor romanda. Kültür çatışmasını temel alan ve yaşanmışlığı fark edilen bu ana-kız hikayesinde, gelişmekte olan Ayşenaz'ın uyumsuzluklarıyla birlikte dünyasının duruluğu unutulmazlaşıyor. Tabii Gülyüzlüm adının gerisindeki güçlü anne de...
Otobüs şehrin sık yapılarını geride bırakıp, henüz kıştan çıkmamış, çıplak, uykuda ağaçlara, ıssızlıklara, mor dağlara kavuşarak yol aldı. Gün geceye vardı sonra. Uyudu, uyandı. Ve her uyanışta "Yenildim mi?" diye sordu kendine. Evetleri aradı, hayırlar yol vermedi evetlere... Kızı ötelerin ötesindeydi ve belki uyuyordu, Binnur anaya uğradığında "Sana emanet," demişti. Ayşenaz kabullenmişlikle bakıyordu anasına. Daha olgun, daha aklının çizdiği yolda. Anasının eteğine yapışmıyor, ağırbaşlı, ama dolu dolu bakıyordu. "Bizimkisi hep ayrılık üzerineymiş," diyordu şimdi. Seçemediği şekillerle akıp giden yola bakarak...