Kahramanımız Béla, erken ölmüş bütün "rock star"lar gibi hâlâ 27 yaşında. Onların aksine ismiyle değil bedeniyle ölümsüzleşen, sonsuz yaşamla cezalandırılan Béla, havası, suyu, toprağı korku ve nefretle zehirlenen İstanbul'un karanlık sokaklarında hayaletiyle dolaşmaya devam ediyor.
Üstün yeteneklere ve büyük bir güce sahip olmasına rağmen gönülsüz bir vampir o. Bir yandan kendi varoluşunu, en büyük eserini, aşkını, belasını ve hayal kırıklığını sorgularken bir yandan da, insanca yaşamanın cazibesine kapılıyor yeniden. Delimine, Keyif Ana, Devletli ve Oğul'la ayrıksı ve tatlı, renkli ve eğlenceli bir hayatı tadımlık bir rüya gibi yaşıyor.
Ancak sokakların kan gölüne, şehrin mezarlığa çevrildiği 1800'ler İstanbul'unda, gözü dönmüş iktidar heveslileri, elindeki gücü ölçüsüz ve haysiyetsizce kullananlar sadece Béla'yı ve sevdiklerini değil, tüm bir şehri hedef haline getiriyor. Bu kirli savaşla baş etmek, bunca şiddetin önünde durmak büyük fedakârlıklar gerektirecek, herkes kendi payına düşen bedeli ödeyecektir...
Günah Osmanlı'da Bir Vampir hem Béla Osmanlı'da Bir Vampir kitabının devamı niteliğinde hem de kendi bağımsızlığını ilan etmiş, tek başına var olan bir roman.