"Nişanlıydı... Son günlerde yaşadıkları inanılmazdı... İki katlı ahşap binanın alt katındaki geniş salonda, nişanlısının annesi ve babası vardı.
Aslında deliler gibi aşıktı nişanlısına... Bir yandan, buhranlar içindeki düşüncesiyle boğuşuyor bir yandan da hayallerini nişan takılmadan önceki günlerine dönebilmek için zorluyordu...
Odasına çekilmiş ve kapısını üzerine kilitlemişti. Misafirlerin yanına inmesi gerektiğini biliyordu aslında; fakat inmiyordu her nedense... Kafasının içinde hapsettiği ve dışarıya sızmasına asla izin vermediği sıkıntıların kıskacında sıkışıp kalmıştı. Yasin'i seviyordu hala... Duygularındaki yoğunluk, sevdasının belgesi gibiydi.
Bütün bunlara rağmen, evlerine düğün gününü kararlaştırmak için gelenlerin yanlarına inmeyişi, diğer yandan parmağındaki nişan yüzüğünü yorgun uğraşlarla bir an önce çıkarmak için acele edişi, inanılmazdı... Nihayet parmağındaki yüzüğü çıkardı. Avucunun içine aldığı yüzüğü seyrederken içli bir soluk tazeledi. Sıra kulağındaki küpelerle kolundaki bileziklerdeydi..."