Dünya çok daha kötü zamanlardan geçti fakat popüler söylemler bizi şu an yaşanabilecek en kötü döneme denk geldiğimize inandırmaya çalışıyor. Neo-liberal dünya sisteminin böyle düşünmemizden büyük çıkarları var elbette. İşte sosyoloji tam da bu noktada panzehir gibi girebilir devreye. Bir salgın gibi yayılan, kurucu gücünü propaganda mekanizmalarından alan yalan yanlış söylemlere toplumsal gerçekle, bizzat olgularla ve bu olgulara yönelik sahte bilimden ayrılmış bakışlarla karşı koymak sosyolojinin işidir.
Elinizdeki kitap bu yolda atılmış devasa bir adım. Hem çağda sosyolojiye yön veren ve içinde yaşadığımız sosyolojik geisti şekillendiren düşünürlere yönelik incelikli analizler, hem demokrasi, kapitalizm, tüketim toplumu gibi kavramlara ilişkin yazılarıyla sosyoloji sahasını boydan boya kat ediyor. Elbette bununla kalmayıp siyasetin sosyolojiyi kestiği noktalarda belirginleşen mülteci krizi, sosyal medya kullanımı, küreselleşme, erkeklik-kadınlık tartışmaları, yaşlılık gibi sıcak ve somut meselelere de el atıyor. Ayrıca 2022 Mart itibariyle hâlâ bitmemiş COVID-19 salgınının en netameli taraflarına neşter atan metinlerle beyaz yakalı işsizliği, kent politikaları ve çevre krizi konularında da okura bir perspektif sunuyor.
Armağan Öztürk'ün 22 yazarla brikte hazırladığı bu kapsamlı çalışma 2022 Türkiye'sinde sosyolojiyle okur, yazar ve araştırmacı olarak ilgilenen herkesin kitaplığına girmesi gereken güncel bir yol hartası.
Tekin Yayınevi olarak bu çalışmayı iftiharla sunmak da bize kalıyor.