Genel olarak Subaşı, pek çok metafor üzerinden toplumsal gerçekliği, sosyal hayatı, değişim sürecinin temel dinamiklerini, sosyal itibar göstergelerini kimi yerlerde tam bir akademik metodolojiyle kimi yerde ise gündelik yaşamın doğal akışı içinde anlaşılabilecek kendine özgü ironik bakışıyla keyifle analiz etmektedir. Bir bakıyorsunuz kimi metinlerde bir kurbanlığı kovalayan altı-yedi akademisyen arkadaşı, bir başka metinde 'pijama'nın kalitesi ile bu pijamanın toplumsal itibar göstergesi olması ve bu 'pijama'yla ifa edecek ibadetin mahiyeti üzerinden, bir başka yerde 'etrafında söz dinleyen, ama ses çıkarmayan' "Mişa'ın benzersiz hikayesine, bir başka yerde ise bazen de yazarın gittiği mekânlarda kendi eline tutuşturulan, kendi eline tutuşturulduktan sonar bir türlü kendisinden kurtulamadığı bir dandik kitabın hikâyesine, bir başka metinde ise yeni alınan otomobillerin muhabbetinin geçtiği tanıdık muhabbet sofralarında kendinizi bulabiliyorsunuz. Özellikle de 'pijama'nın söz konusu olduğu yazıyı okuduktan sonra 'pijama sadece bir pijama' değildir demek durumunda kalabiliyorsunuz.