Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değer bir hayat değildir" der, Sokrates. Hayatın sorgulanması, hayatın ontolojik olarak sorgulanması şeklinde anlaşılabileceği gibi sıradanlaşmış ve tek-tipleşmiş hayatın sorgulanması şeklinde de anlaşılabilir. Hayatın ontolojik olarak sorgulanması felsefi zeminde yüzyıllardır tartışılmış ve tartışılmaya da devam edilmektedir.
Yüzeysel bir gözlemle gündelik hayat söylendiği gibi basit sıradan ve hatta çoğu zaman anlamsızmış gibi görünen davranışların sergilendiği bir alan olarak görülebilir. Ancak özellikle yorumlayıcı sosyoloji açısından son derece önemli olan sosyal etkileşimler bu basit ve sıradan gözüken gündelik hayatta meydana gelmektedir.
Hayatın içine katılan sosyolog yaşamın anlamına ve gelişimine göz kulak olur. Böylece o gündelik hayatın içinde toplumsal değişmeyi sağlayan ve toplumsal değişmeyi yavaşlatan veya engelleyen şeyi ortaya koyabilir.