Boğazım düğümlenmişti. Hem saçlarını okşuyordum ve hem de makasla kısaltıyordum. İşim bitince şöyle dedi: "Tek Japon şehit annesinin sağlığı için salavat." Ardından kendisi yüksek sesle salavat getirdi ve oturduğu sandalyeden kalkarak tam karşıma dikildi. Bir an onun öncekinden daha uzun, eskisinden daha bir güzelleşmiş olduğunu hissettim. Yüreğim bana bu çocuğu bir daha göremeyeceğimi, bunun onu son görüşüm olduğunu söylüyordu. Ertesi gün, sabah çantasını aldı ve tüm aile fertleriyle vedalaşarak gitti.