Hayat herkese eşit noktadan başlamıyordu ve Nerissa bunun en güzel örneğiydi. Afrika'nın ücra bir kasabasına yolu düştüğünde hayatın ilk zorluğu ile karşılaştı. Çocuk kalbiyle hayata tutunup, şartlara uyum sağladı. Ne zalim babasının eziyetleri ne de yaşayamadığı çocukluğu umutlarını hiçbir zaman tüketemedi.
Yıllar geçipte güzel bir genç kız olduğunda, kasabaya uzaktan gelen bir yabancı, hayata dair hayaller kurmasına sebep oldu. Aşk kapısını çaldığında, bütün sesler susmuş, kalbi aşka pür dikkat kesilmişti. Ruanda soykırımı başladığı zaman, Avrupalı Sevgilisi Edward ile birlikte her güçlüğü yeneceklerine dair yemin ettiler. Annesi öldürüldü ve kardeşini de bırakmak zorunda kalarak hayatı gizemli bir bilmeceye benzeyen Edward ile İrlanda' ya gitmeye karar verdi.
Masmavi Atlas okyanusu üzerinde yolculuk başlamıştı. Arkası yıkımlarla dolu olsa da, Edward ile kuracağı hayat, cennet bahçesinden farksız olacaktı. Edward 'ın omzuna başını koymuş, masmavi okyanusu izlerken bunları düşünüyor, asıl savaşının şimdi başladığını bilmeden, yaşayacaklarından habersiz gülümsüyordu.