Seyir defteri o gün, 4 Eylül 1952 tarihini taşıyordu. Demek ki Singapur'dan ayrıldığımızdan beri seksen beş gün geçmişti.
"Biz" diye konuşuyorum çünkü iki kişiydik: "Marie–Thérѐse" ve ben. Gerçekte ise artık tek bir varlık sayılmalıydık, tıpkı beden ve o bedenin içinde barınan ruh gibi.
Dünyanın gözü pek denizcilerinden biri olan Bernard Moitessier, insana ve doğaya düşman bir dünyanın ahlak anlayışına karşı çıkarak kurtuluşu denizlerde bulur. Denizi bütünüyle hissedebilmek, kurulu düzenlerden kaçıp özgürce yaşamak için her türlü zorluğu göze alır.
Jack London'a ithafla Snark adını verdiği ilk teknesiyle yaptığı denemenin ardından, 27 yaşında, Marie–Thérѐse adlı başka bir tekneyle tek başına yola çıkar. Marie–Thérѐse muson fırtınalarıyla parçalanır ama Moitessier vazgeçmez, bu kez Marie–Thérѐse II'yi yapar ve önce Güney Afrika'ya, ardından Karayip Adalarına doğru yelken açar.
Çok mola vermez, verince de tekne bakımı ve erzak için geçici işler yapar, uygun rüzgârı bulunca yeniden maviliklere açılır. Seyir esnasında birbirinden eğlenceli ve birbirinden tehlikeli şeyler yaşar; yol hiç bitmez.
1994'te ölen Moitessier, kaleme aldığı bu ilk kitabıyla adeta herkesi doğayla barışmaya, otoritelere sataşmaya ve özgürlüğe davet etmektedir.