"Senin beni sevmediğin zamanlarda alıştım susmaya," ne güzel anlatmış şarkıcımız. Sustuk… içimize attık ve hep içimizde yaşamadık mı her şeyi. Beni sevmediğin zamanlarda hep sustum, içime attım. İşin acı tarafı kendimi de sevemedim. İçimde ezilen, sevgisizlikten kıvranan o çocuğu hep susturdum, görmezden geldim, yok saydım ama o bana kendini her yerde hatırlattı, uykularımda, sürçen dilimde, kendime güvensiz hallerimde avaz avaz bağırdı "Ben buradayım, sen beni susturmaya çalışsan da ben, sen var olduğun sürece susmayacağım, beni hiçbir zaman bu şekilde susturamayacaksın. Ne zaman bana kulak verir ve beni yok saymazsan, kabul edersen senin yakanı işte o zaman bırakacağım. O dil sürçmelerinde, yarım kalan kâbus dolu uykularında, sakarlıklarında kendimi sana yine hatırlatacağım, daha birçok şeyde? Beni sev, kabul et artık...
Beni Sev, Kabul Et Artık!"
(İçimizdeki Ezilmiş Çocuğun, İç Sesimizin Sesiydi!)