Her devirde ilmî, iktisâdî, sosyal ve kültürel alanlarda ibadete ve muamelata ait yeni meseleler ortaya çıkmış ve ilim adamlarını meşgul etmiştir. Bu meselelerin ortak özellikleri yeni olmaları, insanların günlük yaşantılarını ilgilendirmeleri, çözümlerinin bulunmamaları, zor anlaşılmaları ve doğru analiz edilmelerinin önünde bazı engellere sahip olmalarıdır.
Yeni meselelerin çözümsüz bırakılması İslam'ın evrenselliği ve İslam fıkhının esnekliği ilkesine aykırı görüldüğü için üzerlerinde çalışma yapılması ihmal edilmemiştir. Bu sebeple her devirde bu problemlere çözümler üretecek fıkıh melekesine sahip, ufku geniş, insanların örflerini bilen, dünyayı tanıyan ve takip eden aynı zamanda fetva tecrübesi olan uzman kişilere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu kişilerin özellikle "usul-u fıkıh/hüküm çıkarma yöntemi" ve "makasıdu'ş-şeria/maslahat eksenli hüküm üretme" ilmini iyi bilmeleri gerekir. Çünkü bu ilimler, müçtehide içtihadında güvenli bir yol izlemesini temin eden pusula mesabesindedir.
Devletler, vakıflar ve dernekler bu vasıflara haiz ilim adamı yetiştirmeyi mutlaka gündemlerine almalılar ve bunu gerçekleştirecek bütçeyi ayırmanın çok mühim bir vazife olduğunu bilmeliler.
Bunu ihmal etmek İslam dünyasında şerrin çoğalmasına, problem çözmek yerine çok derin yaralar açan grupların türemesine sebep olabilir.