Kişiler birbirlerine duydukları güvene dayanarak hukuki ilişkiler kurmakta ve çoğu zaman bu ilişkilere dayanarak temel hakları olan mülkiyet haklarını sınırlandırmaktadır. Girilen tüm bu ilişkiler ve bu ilişkilerin temelini oluşturan güven, genel olarak özel hukuk çerçevesinde korunsa da bazı hallerde bu koruma yeterli görülmeyerek bu ilişkilerin ceza hukuku tarafından da korunması gereği hasıl olmuştur. Bu bağlamda çalışmamızın konusunu oluşturan ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen "Güveni Kötüye Kullanma Suçu" ortaya çıkmaktadır. Çalışmamız kapsamında uygulamada da çok sık görülen güveni kötüye kullanma suçu, suç inceleme metodu çerçevesinde genel hatlarıyla incelenmiştir. Çalışmamızın hedefi; kişilerin birbirlerine duydukları güvenin ve bu güvenden kaynaklanan ilişkiler neticesinde ihlal edilen mülkiyet hakkının korunmasını amaçlayan güveni kötüye kullanma suçunun önemini ve uygulamadaki kapsamını vurgulamak ve suçla ilgili problemli noktaları ve sorunları ortaya koymaktır. Çalışmamızın yazımı esnasında doktrinden ve yargı kararlarından faydalanılmış, yakın zamanda değişen kanun maddeleri ve bunların getirdiği yenilikler de irdelenmiştir. Bu çalışmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndaki düzenlemeler temel alınmış olup 765 sayılı Kanun'daki düzenlemelerle de karşılaştırılmış, ayrıca Alman Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri ile birlikte Alman doktrindeki tartışmalar ve eserlerden de yararlanılmıştır.