Kişisel güvenlik, son tahlilde kendi kişisel çevremizle daha az ilgilidir; kızgın aile üyeleri, kıskanç arkadaşlar, hırslı meslektaşlardan çok benimle aynı sosyal ortamı işgal eden ancak benimle olan ilişkileri daha genel, soyut ve bir biçimde kişisel olmayan, bilinebilir yabancılarla ilgilidir. İşte bu kişilerden gelen tehditler her zaman için, prensipte, tek-taraflıdır; kişi bu ilişkiye ancak belirsiz bir mağdur olarak girebilir. Kişisel düşmanlık -öfke, kıskançlık, çekememe, kızgınlık, kindarlık- burada bir rol oynayabilir fakat bu, daha ikincil ve işin özünden uzaktır. Kilit olan, kişi olarak bana olan kötü niyetli, kötücül umursamazlıktır. Kötücül umursamazlık, sadece kişi olarak bana karşı yöneltilen tam bir hiçe sayma değil aynı zamanda buna ilaveten ilgilerimin, arzularımın ve güvenliğimin hiçbir şekilde hesaba katılmadığı, bunun hiçbir şekilde göz önünde tutulmadığı anlamına gelir. Burada sadece sıfır değerinde değil, negatif bir değere sahibimdir: salt varlığım, fiziken değilse bile manevi anlamda, yaptıkları beni yok etmeye dönük olan ötekini rahatsız ediyordur. Bu durumda varlığım ve güvenliğim, öteki insan için salt bir engele, üstesinden gelinmesi gereken, rahatsızlık verdiğim için önemsenmeyen bir şey gibi süpürülüp kenara atılacak bir şeye dönüşür. Diğer bir ifadeyle, salt bir nesneye, her ne olursa olsun kendi kişisel çıkarının peşinden giden bir başkasının yapmak istediklerinin basit bir aracı haline geliyor, sonrasında kişisel güvenliğime karşı bütün bir umursamazlık ve yoldan temizlenmesi gereken kötücül bir engel olarak görülüyorumdur.
Berki'nin bu önemli kaynak niteliğindeki çalışması, güvenlik meselelerini olması gerektiği siyasal felsefe bağlamına oturtarak bambaşka bakış açılan geliştirmemize izin veren güçlü içeriğiyle okuyucularda derin sorgulamalara imkân veriyor.