"İşin ilginç yanı, vurduğu güvercini almadan gitmişti o sinsi insan müsveddesi. Yoksa zevk için mi vurmuştu? Uçana kaçana ateş eden biri miydi? Evcil bir güvercin olduğunu anlayınca ürküp bırakmış mıydı yaralı kuşcağızı oracıkta, bilinmez!.. Gerçek olan bir şey vardı ki o da şuydu: Gelecek günler, güvercin düşümüzün vurulduğu yerden kanamaya başlamıştı. Çünkü bu mahallenin gençleri cep harçlıklarını kuşa, kümese, yeme, karşılıklı ıslıklar halinde şen şatır koşturmalara yatıracak denli güvercin sevdalısıydılar. Gündüzün bittiği yerde geceleri güvercin düşüne yatarlardı."