Aşkın sebebi dış güzellik olsaydı surette noksan olanın gönle hoş gelmemesi icap ederdi. Oysa görüyoruz ki çok kimse baş- kasının daha iyi olduğunu bilerek noksan olanı tercih ediyor ve kalbi tercihinden dönmüyor. Sebep huylarda tevafuk olsaydı, kişi kendisine uymayanı da sevmezdi. Öyleyse bu, ruhun cevherinde olan bir şeydir.
Kaç dille konuşur aşk? Ana dili hangisidir? Kimler bilir onun dilini? Dileyene mi öğretir, dilediğine mi ana dilini? Dileyene mi gelir, dilediğine mi? Nerelerde dolanır? Hangi vakitler gösterir yüzünü? Gösterir mi? Neler gelir başına, bir kez onunla tanış olanların? Kovalar mı insanı, kaçar mı ondan? Kirletir mi, arındırır mı yakaladığını? Sahi, aşk nedir?
Herkesin aşkın adını bile anmaya çekindiği zamanlarda İbn-i Hazm, gerçek hikâyelerle aşkın hayat içindeki makamını gösterdi. Gerçek kahramanlarla, aşk diyarında yaşayan insanların hallerini tarif etti. Kınandı Güvercinin Gerdanlığı. Hiç yokmuş gibi muamele gördü ilk yazıldığında. Fakat aşktan kaçmaya çalışan insan, Güvercinin Gerdanlığı'na yakalanıp esiri oldu sonunda.