Güz Düşüncesi
Ülkeyi bir arada tutan bütün bağlar görülmedik bir hesapsızlık ve iş bilmezlik sonucu bir bir çözülüyor. Aşağılarda hazin şeyler oluyor. Yeryüzü, tarihi boyunca insanlar arasında hiç tanık olmadığı şeylere tanık oluyor. Bu hengâmede bir taraftan da kendilerinden bu olup bitenlerin ne manaya geldiğini öğrenebileceğimiz bir nesil sırlarıyla beraber sessiz sedasız kayıplara karışıyor ve hayat şimdi omuzlanmayı bekleyen bu ağır yükün altına girmelerini talep ettiğinde yaşı kırk civarında olan kuşak bir başına buluyor kendisini. Ve işte o zaman son on yıl zarfında hayatın çehresinin hiç farkında olmadan esaslı biçimde değiştiği ve birçok şeye bir daha geri gelmemek üzere veda edildiği kendisini birdenbire ve bütün acılığıyla fark ettiriyor."Güz Düşüncesi" her şeyin şirazesinden çıktığı bir dünyada, ferdî hakikatini aramaktan vazgeçmemiş ve belki de bunun bir armağanı olan vicdanlarıyla duyulması gerekene duyarlı kalmayı başarmış kimselerin yakasını bir türlü bırakmayan o meşhur "ne yapmalı?" sorusuna eğiliyor, "nereden başlamalı?", "nasıl bir yol tutmalı?" sorularının cevaplarını arıyor. Bir araya gelme, bir araya geldikten sonra gelenleri bir arada tutacak ve onları bir gaye uğruna dağılmadan dağıtmadan omuz omuza mücadele etmeye sevk edecek şey, bu çerçeve içerisinde "sohbet"in yeri ve değeri, "söz"ün gücü ve güçsüzlüğü gibi meseleler ele alınıyor ve sonunda hayali bir muhavereyle bu teorik çerçeve farazi olarak sınanıyor. Yaşadığımız günleri anlamaya dair mütevazı bir düşünce çabası...
Devamını Oku