Çünkü ben, sahici deniz sancılarıyla doğmuş bir dağım. Bu yüzden kuş gibi sevemiyorum, konduğum dal çatırdıyor. Bir dağın kanat çırpması zor, ağlaması da. Bazen, burnuma havuç takıyor bir çocuk, gözlerime kömür; işte o zaman ağlıyorum. İnsanlara bakılırsa gülmem gerek.
Habersiz Dağ, geçmişle, ayak basılan ilk toprak parçasıyla ve onu şekillendiren her şeyle, herkesle can yakan bir hesaplaşma. Haykıran fakat duyulmayan, kanatan fakat yara açmayan ama nihayetinde sonu şifaya varan dağ gibi, şiir gibi bir hesaplaşma.