Bir aşk kütüğü yakılıp Anadolu'ya bırakıldı"... Anadolu toprağının macerasını, Hacı Bayram için söylenmiş bu sözden daha güzel ne anlatabilir. Yüzyıllardır Horasan'dan başlayarak büyüye büyüye gelen o ateş-i aşkı Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş ve elinizdeki eserin konusu Hacı Bayram ve niceleri büyüte büyüte Anadolu toprağını hem ısıttılar hem de ışıttılar. Tanpınar'ın ifadesiyle "bu toprağın içinde yetişen saf bir köylü çocuğu... muhacir bir kuş gibi..." insanlara "çok başka bir hakikatin sırrını açtı." Bu hakikat "kendini sevgide tamamlayan ruhun... kendi derinliklerinde Allah'ı bulan bir murakabenin hakikati idi." Bütün bir Anadolu toprağını iyileştiren, ruhların iç düzenini bir mimari ahengiyle yeniden kuran O'dur. Öyle ki öğrencisi Akşemseddin'le, İstanbul'un fethine giden yolları açan da O. İnsanın en iç oluşumundan başlayarak, en dışa doğru gelişerek kentler medeniyetler kurmasını iki mısra ile bu kadar açık ve net anlatan pek azdır:
Nagehan bir şara vardım, ol şarı yapılır gördüm
Ben dahi bile yapıldım, taş ve toprak arasında...
Bilmek, bulmak ve olmak macerasını yaşamış bir iyilik kaynağı Hacı Bayram... Asırlardır onun içli sesi hiçbir kötülüğü küçümsemeyi, alınterine saygıyı, dayanışmayı ve insan kalbinin Yaratıcının mekanı olduğunu söylüyor. Hayatından, şiirlerinden günümüze gelen Bayram sevincini, son dönem Osmanlı aydınlarından Mehmed Ali Ayni anlatıyor.