Lev Tolstoy; 1851 yılında, henüz yirmi üç yaşındayken Kafkaslardaki savaşa gönüllü olarak katılır. Savaşın benliğinde bıraktığı tüm etkileri, zihnine kazıdığı tüm izlenimleri çeşitli romanlarına aktarır ve tam kırk beş yıl sonra Hacı Murat'ı yazmaya karar verir; eser ancak ölümünden sonra yayımlanır.
Gözü kara, çevik, korkusuz, yürekli bir yiğit; ne ile yıldırılabilir? Prangalara mahkûm edilemeyen, kılıcından tüm diyarlar nasiplenen Hacı Murat; ailesinin tutsak edilişi ile eli kolu bağlı bir vaziyette kalır. Hiçbir koşulda eğilmeyen, düşmanın dahi hayran olduğu başı; bir gün olur, hain ellerin oyuncağı hâline gelir.
Hacı Murat, savaş tarlasının ortasındaki o göz alıcı deve dikenidir. Dikenlerinin batmasından korkanlar, elini uzatarak koparmaya cesaret edemeyenler; onu ancak bir tarlanın sürülme kargaşasında ezebilirler.
Kendime tüm bu çiçeklerden büyük bir demet toplayarak eve gidiyordum ki bir hendekte çiçek açmış, bizim oralarda "Tatar" denilen ve otları biçenlerin onlardan dikkatli bir şekilde kaçındıkları koyu kırmızı, göz alıcı bir deve dikenini fark ettim. Etraftaki otlar biçildiği sırada onları özellikle kesmemeye dikkat eder, yanlışlıkla kesecek olurlarsa ellerine batmasından korkarak hemen otların içinden çekip atarlardı.