Karşı duvardaysa büyük siyah harflerle hacivat seni çağırıyor yazan bir kağıt asılıydı. "Bunun anlamı ne?" diye sordu Tevfik Bey. "Bana biraz rahatsız edici geldi?" "Hacivat mı? Hikayecinin değil, hikâyenin önemli olduğunu söylemenin sayısız yolundan biri," diye yanıtladı uzun boylu zayıf adam. "Anlatıcı değil anlatılan.
Ben koymadım ama anlamının bu olduğuna aşağı yukarı eminim. Devam ediyor muyuz? Nahit denen yılışık herifin yaptığı konuşmada kalmıştık?"
Günümüz hikayeciliğinin en ilgi çekici kalemlerinden biri Bahri Vardarlılar. Önceki iki hikâye kitabıyla kendine özgü bir okuyucu kitlesi oluşturmuş, sonrasında ne yazacağını merak ettirmişti.
Bu kitapla, adından başlayarak okuyucuyu çağırıyor.
Hem öteki denizlerin hikâyelerine, hem kente, hem kimi gizemli haritalara, hem de apaçık labirentlere akıllı telefonlu, sosyal medyalı, Fitness Center'lı labirentlere.
Kitap bittiğinde devam eden, devam etmekle kalmayıp dürten, dürtmekle de kalmayıp zihne yerleşen ve kimi zaman rahatsız eden hikâyeler bunlar. Yüksel, Nahit, Selva, "Bigmouth" ve hatta Poe... Seni çağırıyor. Sizi çağırıyor. Aslında hepimizi çağırıyor.
"Bahri Vardarlılar, hikâye anlatmayı dert edinmiş bir yazar. Öykülerinin en belirgin özelliklerinden biri bu.
Üstelik alışılmış hikâyelere benzemiyor onunkiler.
Akla gelmedik konuları hikâye etmeye yatkın."