Tasnif dönemi öncesinde hadislerin yazılması ve tedvininde rol oynayan temel düşünce, "hadis bilen ulemanın yok olması ve bu şekilde, ilmin de kaybolmasından duyulan korku" olmuştur. Daha sonraki süreçte hadislerin tedviniyle nispeten bu korkunun ortadan kalkmasıyla, hadis sahasındaki çalışmalar, hadisin savunulması ve fıkhın kaynağı olarak konumunun güçlendirilmesi gayretine dönüşmüştür. Böylece, ilmi ve fikri ortamın gerektirdiği yeni gelişmelerle ve ihtiyaçlarla, musannef hadis edebiyatı oluşmaya başlanmıştır.