Hz. Peygamber ile alakalı olarak nakledilen bilgilerin değişikliğe uğramadan muhafazası ve nesilden nesile intikalinin sağlanması dinin orijinalitesinin korunması açısından büyük önemi haizdir. İslam bilginleri, her devirde içinde bulundukları şartlara göre, Nebevî bilgilerin güvenli bir şekilde nakli için çeşitli tedbirler almıştır. Bu tedbirlerin başında hadis aldıkları şahısların/râvilerin kimliklerini, daha önemlisi hadis rivayet etmeye ehil olup olmadıklarını araştırmak gelmektedir. Bu amaçla rivâyet döneminde cerh ve ta'dîl diye adlandırılan bir metot geliştirmişlerdir.
Cerh ve ta'dil metodunun temel gayesi olan, "bir râvinin hadis rivâyet etmesinin sakıncalı olup olmadığını tespit" işi bir nevi ictihad olduğu için, herhangi bir konuda ictihad edilirken karşılaşılan zorlukların burada da ortaya çıkması kaçınılmazdır. Hatta diğer ictihâd alanlarından farklı olarak, hükmü veren ve hakkında hüküm verilen tarafların insan olmaları isabetli karar verebilmeyi daha da zorlaştırmaktadır. Bu zorluk sebebiyle cerh ve ta'dil metodunun, râvilerin güvenilirliğini tespitte geçerli ve güvenilir bir metot olup olmadığı tartışılmaktadır.
Elinizdeki eser söz konusu tartışma çerçevesinde râvilerin güvenilirliği meselesini incelemektedir. Bu amaçla önce ravilerin güvenilirliği meselesinin kavramsal çerçevesi, kriterleri ve kuralları ele alınmakta, bu kriterlerin uygulanmasında karşılaşılan zorluk ve aksaklıklar nedenleri ve sonuçları ile birlikte değerlendirilmekte, bu problem ve zorlukların cerh ve ta'dil metodunun râvilerin güvenilirliklerinin tespitinde geçerli bir metot olup olmadığı tartışmaktadır.