Hicri ikinci asırdan itibaren hadisleri yazıyla zabt altına alma çalışmaları yoğunlaşmıştır. Başlangıçta amaç, Hz. Peygamber'e (s.a.v) ait hadislerin söz konusu kaybolma tehlikesine karşı herhangi bir şekilde yazıya geçirilmesiydi. Hicri üçüncü asırda ise, yazılı olarak toplanan bu hadislerden daha verimli bir şekilde istifade etmek amacıyla tasnif faaliyeti başlatıldı. Rivayetlerin tesbit ve tahkiki çalışmaları ise hicri beşinci asırda son bulmuş, bundan sonra daha çok tehzib çalışmaları ağırlık kazanmıştır.
Bu çalışmamızı tamamlarken, bazı açılardan kendimizi sınırlamak zorunda olduğumuzu fark ederek hadîs tarihini, rivayetle kayıtlandırma gereği duyduk ve elinizdeki bu çalışmaya Hadis Rivayet Tarihi adını verdik. Bu konuyu, rivayetle kayıtlamak suretiyle hadis tarihi ile ilgili iki husustan müstağni kalmayı amaçladık. Birinci olarak, hadis tarihiyle ilgili mevzular, hadis rivayetlerinin tamamlandığı ve eserlerin çoğunlukla tasnif edildiği hicri beşinci asra kadar sınırlanmış oldu. Böylece hicri beşinci asır sonrası tarihi ve eserleri bu çalışmanın alanı dışında bırakıldı. İkinci olarak da hadis tarihi içerisinde yer alan konuların tamamı yerine, rivayetle doğrudan ya da dolaylı fakat çok yakından alakalı konuları incelemek yeterli hale geldi. Hadis tarihi alanında olmasa da Hadis Rivayet Tarihi olarak, ilk sayılabilecek bu eserin oluşmasında bugüne kadar üzerimde hakkı olan ve emeği geçen tüm hocalarıma ve meslektaşlarıma duacıyım.