Farklı alanlarda pek çok kitap telif eden ansiklopedik yazarların eserlerinin önemli bir kısmında, konuların hakkıyla ele alınmaması, çelişkilerin bulunması oldukça rastlanan bir durumdur. Özellikle hadis alanında öne çıkmış ve ahlak alanında da onlarca eser yazmış müelliflerin kitaplarına baktığımızda buna daha fazla şahit oluruz. Çalışmalarının bir bölümünde hadis ilminin kuralları, rivayetlerin değerlendirilmesinde gözetilmesi gereken prensipler gibi temel hususları zikreden ve bunları uygulayan müelliflerin, başka çalışmalarında farklı bir yaklaşımla okuyucunun karşısına çıktıkları, zikrettikleri ya da uyguladıkları kaideleri kendilerinin terk ettiği görülür. Yaklaşım açısından iki gruptaki eserler değerlendirildiğinde, yazarlarının aynılığı dışında, neredeyse hiçbir benzerlik arz etmedikleri müşahede edilir. Bazen öyle olur ki, "Aynı isimde iki farklı müellifle mi karşı karşıyayız?" şüphesi bile zihinlerde uyanabilir.
Elinizdeki çalışmada söz konusu tabloyu belirginleştirmek ve bunun nedenleri üzerinde durmak için iki ansiklopedik müellifin hadisçiliği ele alınmaktadır. Sünen-i Kubrâ yazarı olan ve Şâfiî mezhebinin dayandığı delilleri kaleme alan kişi olarak bilinen Beyhakî ile mevzu hadis uzmanlığı dendiğinde öne çıkan ilk isim olan İbnu'l-Cevzî, eserlerinde sergiledikleri farklı yaklaşımlarıyla okuyucuya sunulmakta, rivayetleri bazı yerlerde birtakım kriterlerle tahlile tabi tutarken başka yerlerde bu kriterleri uygulamayarak çelişkiye düştükleri gösterilmektedir. İbnu'l-Cevzî'nin Beyhakî'nin rivayet ettiği 260 hadisi mevzu saymış olması ise çelişkinin ötesinde, eleştirenle eleştirilenin birlikteliğine dönüşmektedir.
Ele aldığı konu itibarıyla klasik eser okumalarında farklı bir pencere açacağı ümit edilen bu kitap, zengin içeriğiyle ilahiyat alanında çalışanlara önemli bilgiler sunmaktadır.