Kelam İlmi'nde inanca dair hususların sağlam, sabit, değişmez, kesin ve doğru bilgilere dayandırılması temel amaç olduğundan, bu ilimde zannî ve taklidî bilgilere itibar edilmemiştir. Kelamcılar nezdinde itikadî konularda mütevatir derecesinde sağlam hadislerin yok denecek kadar az olduğu genel kabul görmüş bir husus olduğu için, bu alanda Kelam İlmi'nin ilgi sahası doğal olarak ahad hadislere münhasır kılınmıştır. Esas sorun da bu noktada baş göstermiş ve ahad haberlerin itikadî konularda delil sayılıp sayılmayacağı meselesi önemli bir problem olarak tartışılmıştır.
Kelam âlimleri, sahih bile olsa, zan ifade ettikleri için ahad hadisleri tek başına itikadî konularda delil ve ölçü olarak kabul etmemişlerdir. Ancak onların bu yöntemine ciddi eleştiriler de yöneltilmiştir. İşte Hadisin İtikatta Delil Oluşu adıyla sunulan bu eser, kelamcıların söz konusu yöntemine karşı kaleme alınmış bir çalışmadır ve hadislerin itikadî konularda delil sayılması gerektiğine dair İslâm dünyasında yayınlanmış nadir eserlerden biridir. Günümüz hadis otoritelerinden biri olarak şöhret bulmuş olan Muhammed Nâsıruddîn el-Elbânî'nin kaleme aldığı bu eserde, Selef'initikadî hususların ispatında kabul ettiği yöntem aynen benimsenerek, nasıl ahkâma dair konularda tartışmasız delil kabul ediliyorsa, aynı şekilde hadislerin itikadî konularda da delil sayılması gerektiği tezi savunulmaktadır. Eserde ahad hadisleri itikadî hususların ispatında tek başına delil kabul etmeyen kelamcıların yöntemine ciddi eleştiriler yöneltilmekte ve bu metot çeşitli argümanlar ileri sürülerek sorgulanmaktadır.