Yusuf, gizemli mektuptan sonra yerinde rahat duramadı. Önce Hattat Efendi'yi bulup ona durumu anlattı. Hattat, sakalını sıvazlayıp hiçbir şey demeden uzun uzun düşündü. Sonra:
– Belki de işin gizemi Rodos'ta çözülür Yusuf, dedi.
Yusuf anlamamıştı. Hattat Efendi açıklamaya devam etti:
– Ustan öldüğünde göğsünden çıkan hançer Rodos işiydi. Belli ki Rodos'tan gelen birisi tarafından ustan şehit edildi.
– Bu Rodos adasında, büyük sırlar çözülecek gibi duruyor, diye mırıldandı Yusuf.
Hattat başını salladı:
– Sen orada gizemi çözmeye çalış, ben de burada katili yakalamaya çalışayım. İçimden bir his katilin hala İstanbul'da olduğunu söylüyor.
Kafadarların yolu bu defa, Rodos'a, nefes kesen bir maceranın içine düşüyor. Hem de yüz yıl önce yaşanmış olayların içine... Nasıl mı?