"Çerkesliğimiz çok güzel bir şeydi yavrum... Bir büyük girince böyle,insan ayağa kalkmaz mı, mesela? Zor olan şeylerimiz de vardı
tabii. Hani konuşmazdı kayınbabayla, ama geri kalanının hepsiçok güzeldi. Saygılıydı, çok güzeldi. İnsanı yorar mı, yormazdı… Biryaşlının önünü kesmiyorduk... Şimdi unuttuk, şimdi unuttuk!"Türkiye'deki Çerkeslere, "bir bilmeyene anlatır gibi kendini,
Çerkesliği" anlattırıyor Ulaş Sunata. Farklı yaş ve cinsiyetgruplarından, farklı coğrafi böl gelerden, kırdan ve kentten, farklı
siyasi görüşlerden Çerkes bireyler, Çerkesler ve Çerkeslik hakkındaki algılarını yansıtıyorlar.Yaklaşık 150 yıl önce anavatanlarından zorunlu bir göçle gelerekbir diaspora oluşturan Çerkeslerin "konma" tecrübesi,yaşadıkları mahrumiyetler... Eski-yerlilerle, Ermenilerle, Rumlarla"karşılaşmaları"… Soyluluk ve kölelik gerçeği… "At hırsızlığı"gururu… Gelenekler… Kadın-erkek ilişkileri, "büyükler"le ilişkilerve"aşırı saygı" ahlâkı… Anlayanı belki çıksa da, çoğunluklakonuşulmaz hale gelen dil… Dinî kimlik ve Türk milliyetçiliğiyle
eklemlenme meselesi… Ve bütün bunlara dair hem dayanıklılığınıkoruyan hem farklılaşan hafıza.Görmüş geçirmiş bir kolektif hafızanın dökümü...