Kısa aralıklarla çağların açılıp kapandığı, hızlanmış bir zamanın sakinleri olarak hakikat-sonrası dönemin egemenliğine tanık oluyoruz. Bu dönem yalanların, komploların, algı yönetiminin ve cehaletin egemenliğiyle öne çıkıyor. Taburoğlu, farklı başlıklar altında bir yandan hakikat-sonrası gibi bir adlandırmanın dayanaklarını sorguluyor bir yandan da hakikatin etkin irade ve yaratıcı eylemler gerektirdiğini, aksi takdirde yalanlara ve yanlış anlamalara dönüşeceğini belirtiyor. Hakikat-sonrası dönemde tanımlanması zor görüngüler de mevcut. Kontrol edemediğimiz olayların başımıza geldiği ve hakikati savunmada yetersiz kaldığımız böylesi tuhaf bir dönemde, zamanın yıkıcı olaylarını ve dağınık nesnelerini izlerken ister istemez en eskiye, nesnelerin ve olayların kör istencine terk edilmiş zamanlara geri dönüyoruz.