İnsan, yaradılışı gereği birtakım fizyolojik ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu ihtiyaçların başında da yeme-içme gelmektedir. Tarihi devirler içinde insan, hayatta kalabilmek için birtakım yeme-içme alışkanlıkları ortaya koymuşlardır. Ortaya çıkan yeme-içme alışkanlıkları birçok unsur etrafında şekillenmiş ve toplumun bir değeri haline gelmiştir. Toplumların en önemli sorumluluklarından bir tanesi de kendilerine yetebilecek yiyecek ve içeceği ortaya koyabilmek için üretime geçmek olmuştur. Bu bağlamda tarihte toplumlar arası mücadelelerin varlığı da söz konusu olmuştur.
Genel olarak hayatta kalabilmenin ön şartlarından olan yeme-içme bu fizyolojik değerine binaen toplumlar tarafından çok önem verilmiş, yerleşim yerleri ve göç alanları bile bu çerçevede şekillendirilmiştir. Önemine binaen yeme-içme davranışları süreç içerisinde birtakım uygulamaları beraberinde getirmiştir. Yeme-içme üzerine toplumların uygulamalarının her biri geleneğe dönüşerek geleceğe aktarılması tarihi devirler içerisinde karşımıza kocaman bir kültür varlığını çıkarmaktadır.