Gölgeydi…
Gölgelere boyanmıştı adam…
Ölümün kanlı kıyılarında bir gezgin olmaya zorlanmıştı. Işık düşmemiş maskesizliğine, bir kadının aksi sirayet etmişti. Kızıla boyanmıştı kadın…
Gençliği öyle uzakta kalmıştı ki, ufku izleyen ve günbatımının hüznüne kapılan kanadı kırık serçe çırpınıyordu yüreğinde. Çöl misali kurak olan bir karanlıkta susuz kalmış ruhuyla sarılmıştı, adama. Ve aynı adam yangın içirmişti yüreğine…
Bu sefer en baştan tanıdılar birbirlerini. Yeşil, karanlığını arındırdı toprakta…
Aşk, gölgeleri süpüren ölümün karanlığına sürükleyen bir yansımaydı yüreklerinde.