Batı dünyasında harem sözcüğü genel olarak Binbir Gece Masalları'yla ilişkilendirildiğinden sefahat, eğlence ve şiddet dolu bir dünyayı çağrıştırır. Bu sebeple yüzyıllardır gizemini korumuş ve hayallerin sınırsızlığına bırakılmıştır.
Dış dünyadan kesin bir biçimde yalıtılmış olan bu yapay topluluğun günlük hayatı o kadar tekdüze ve sıkıcıydı ki, dram, şiddet ve dehşet kaçınılmaz olmuştu. Haremdeki 300 kadının Boğazın sularında boğulması, harem ağası hadımların parçalanarak öldürülmesi gibi inanılmaz hikâyelerde gerçek ile rivayet iç içe geçer.
Penzer elinizdeki çalışmasıyla, haremin sadece fantastik yanlarıyla ilgilenmiyor, nesnel bir biçimde 450 yıllık bir tarihin dökümünü çıkarıyor. Topkapı Sarayı'nın kadınlara mahsus bölümü olan haremin; odaları, mutfakları, banyoları, mescitleri, zindanlarıyla nasıl kendi içinde bir imparatorluk olduğunu ustalıkla gösteriyor.