Gizem-gerilim türündeki bu hikâyede, korku dolu anlara kapılarınızı aralamak ister misiniz?
Geçmiş, pusuda beklese de hiçbir zaman kaybolmaz. Daima, karanlık bir gölge gibi, insanı takip eder. Fırsatını bulduğu ilk anda ise keskin pençelerini ruhunuza geçirir. Peki ya geçmişten gelen bu gölge, bir canavarın nefesini ve pençelerini taşıyorsa ne olur? Ölüm kapınızı tırmalar ve bulduğu ilk açıklıktan içeriye sızar.
"Ölümden, ölümümden kaçmalıydım."
"Ölümün peşimdeki yüzü aydınlanmış ve bedenimi parçalayacak dişleri, çığlıklarını serbest bırakmak için aralanmıştı."
"Burnuma dolan leş ve kan kokusunun manasını gözler önüne seren; onlarca yarısı yenmiş cesetle ve kan gölüyle çevrili odacık nefesimi kesti."
"Ölümün acısını ancak ölüm temizlerdi."
"Ölüm hiç bu kadar cazip gelmemiş, yaşamak hiç bu kadar acı
vermemişti."
"Acıyla kıvranan ruhum ve kalbim çığlık çığlığa bedenimde koşturuyordu. 'Ölmek istiyorum!' diye bağırdığımda çıkan sesim mağara koridorunda yankılandı. Kulağıma dolan sesim beni korkuturken, kendime geldim. Hıçkırıklara yol veren dudaklarımı mühürledim. İçimden defalarca kez tekrar ettim; Ölmek istiyorum."