Umut ve aşk bazen tek bir kelimede saklı: Unutmak veya hatırlamak.
Gece yarısı…
Bilmediğin bir sokakta umutsuzca duvarın dibine çökmüş, saatlerdir öylece oturuyorsun. Aniden bir ses geliyor kulağına. Evet, kesinlikle sana sesleniyor. Sesin geldiği yöne bakmak istiyorsun ama içindeki ses "Bunu yapma!" diyor.
"Çünkü biliyorsun başını bir kez bile kaldırırsan yepyeni bir hikâye başlayacak…"
Bütün hikâyeler hatırlamayla başlar,Hatırlasanaise unutmayla başlıyor. Çünkü unutmak, unutabilmek yaralarını sarmanın en kolay ve güvenli yolu. Oysa hatırlamak, yüzleşmek demek; geçmişinle, acılarınla hesaplaşmayı göze alabilmek…
Hatırlasana, kocaman bir şehirde; biri unutmaya, diğeri ise inatla hatırlamaya çalışan, kaybolmuş iki gencin hikâyesini anlatıyor: Biri unuttukça var olan, diğeri hatırlayabildiği kadar mutlu…
Uzun ve zor bir yolculuğun izini sürüyor; kaderin, kalplerini yaşlarından daha büyük olmak zorunda bıraktığı iki gencin yolculuğunu...
Kayboldukları bir sokakta başlayan bu yolculuk ikisini de acılara ve anılara savuruyor. Umut ve aşk bazen tek bir kelimede saklı: Unutmak veya hatırlamak.
Biliyorsun; bir kez unutursan veya hatırlarsan hikâyen asla diğerleri gibi olmayacak. Hatırlamaya cesaretin var mı?