Hayalden Öte sıra dışı olduğu için ilgi çekici, yazarının yorumları açısından düşündürücü bir özyaşamöyküsü. Bu öykü, büyüğü on bir yaşında iki erkek kardeşin, varsıl bir aile tarafından evlat edinilmelerinden sonra hayatlarında meydana gelen büyük değişimi anlatıyor. Çocuklar, İzmir'in en yoksul mahallelerinin birinde sefalet içinde yaşıyorlardır. Onları evlat edinenlerse İzmir'deki Amerikan Konsolosu ve eşidir. Canını dişine takarak hayata tutunmaya çalışan küçük Faik Özyeşil, bir anda varsıl ve şefkatli bir ailenin korunaklı yuvasında güven içinde yaşayan Faik Byrns'e dönüşmüş, küçük kardeşiyle bu dönüşüme kolayca ayak uydurmuştur. Faik Byrns'ün bundan sonraki inişli çıkışlı yaşam serüveni de başlı başına ilginç. Bana daha da ilginç gelen, yazarın, sonradan ulaştığı yürek bağını önceki kan bağından üstün tutmasına karşın yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği, ekonomik sistemini beğendiği, yaşama biçimini benimsediği yeni ülkesi Amerika'da değil, doğduğu ülkenin kültürünü yeğleyip burada, Türkiye'de yaşamayı seçmiş olmasıdır.