''Elinizdeki eser, tam da insanoğlunun yaşadığı hayatı izah etme çabalarını ele almakta, insanların hayat ve ölüm şartları birbirinden çok farklı iken, insanların eşit olduğunu haykırmanın tutarlı olup olmadığını sorgulayarak başlamaktadır.''
- Rahim Acar
Adaletiyle meşhur Sasani imparatoru Nuşirevan'ın sarayında bir çan varmış, bir zincirle sarayın dışına uzanır, çekilince sultana dinlemesi gereken bir şikayet olduğunu haber verirmiş. Artık asılacak bir zencir-i adl yok, ne de adaleti dağıtan bir el. Çan çalıyor da çalıyor, duyulan yalnızca adaletsizliğin ilanı. Görülecek bir adalet yok, çünkü görecek bir göz yok .Elinizdeki kitap insanın insana kurtlaşmasının önündeki en büyük engel, en ulvi ideal adaletin hakkından geliyor! İçtiğimiz suyun, aldığımız nefesin kalitesi sınıfımızı söylüyor, hayatımızın her anı eşitliğin imkansızlığına dair bir hatırlatma, vücutlarımız adaletsizliklerin kazındığı birer yüzey. Ama hangi kitabı açsak adaletten, dengeden, pozitif olmaktan, müteşekkir kalmaktan bahsediyor. Düşünce tarihi adalet üzerine büyük bir şölen, ama Thomas Macho Çakırcalı Efe edasıyla geliyor, Yaşar usta gibi sesleniyor adalet havarilerine: Bak beyim hayat adaletsiz! İnsanlık kendi durumu üzerine düşünmeye başlayalı adaletten başlıyor, haksızlıklardan duyduğu huzursuzluğu ortak iyi için kenara koyması bekleniyor. Peki ya haksızlıktan başlasaydık? Düşünce bahaneler uydurmadan, adaleti gelecekte veya az sonra değil de hemen şimdi talep etseydi?' Yaşamak bir sanrı değilse öcalınmak gerektir' diyen şaire bir şerh Macho'nun kitabı, yeni bir ısrarın arşivi ve geleceği üzerine unutulmaz bir söylev.