Öyle bir hayat yaşadın ki, her bir davranışın bütün anlaşmazlıklarımıza hakem… Hikmet dolu tek bir sözün, bütün çaresizliklerimize çözüm… Nakış nakış erdemle süslü lekesiz hayatının parlaklığı asırlar öncesinden günümüzü aydınlatıyor; incinmeye ve incitmeye asla razı olmayan nurlu kalbinle her dem ışık tutuyorsun yolumuza… Mazi, hal ve istikbalimizi kuşatan değerli sözlerin kardeşliğimizi pekiştiriyor. Sevincimizle seslenen, hüznümüzle hüzünlenen Kutlu Nebi! Kuraklıktan çatlayan topraklar yağmura nasıl hasretse, Sana öyle hasretiz… İnleyen hastalar sabahı nasıl beklerse, Sana öyle beliyoruz.
Yara bere içindeyiz. Eller, ayaklar, gözler, kulaklar yaratılış hikmetinden kopmuş. Yürekler ezilmiş, zihinler paramparça olmuş. İnsani yönler kaybolmuş, insanlık çöle dönmüş adeta… Kendimize gelmemizin, iç muhasebe yapmamızın, "zor zaman"ı aşmamızın, fıtratımıza yönelmemizin zamanı gelmedi mi?
Hz. Amine validemizin şefkatli kucağından Alemlerin Rabbi Yüce Mevlamızın Cennet Bahçesi Ravza-i Mutahhara'ya uzanan çileli dünya yolculuğunun her anını cahil ve alimlerle mücadeleye ve insanlığın irşadına adamış olan "Peygamber Efedimizin Hayatı"ndan acizane derlediğimiz nurlu hatıralar, karanlık yollarımızı aydınlatan birer kandil vazifesi görür inşallah…
Gönülden dua ve niyazlarımla….