"Mutluluk anlatıldıkça artar dert anlatıldıkça azalırmış!" Kim demiş... Asıl dert anlatıldığında artandır. Kartopu gibi her anlatışında büyüyen sonunda seni de etrafındakileri de yutandır. Azalan derdi anlatan insandır hayattır candır. Dertler ve hüzünler paylaşılmaz paylaşılan; sitemler ve şekvalardır. Anlatmıyorum o yüzden. Yalan söylüyorum. Neredeydin diye soranlara hikâyeler sıralıyor masallar anlatıyorum. Bir kez başladım mı da bir kumaşın iplikleri gibi ilmek ilmek titizlikle dokumam gerekiyor yalanımı. Zira bir ip kaçtı mı defolu oluyor kimse satın almıyor o kumaşı. "Daha önce size bahsini açtığım bir yeğenim vardı hani" diye başlıyorum yalanıma. "Bir ev almış da sen olmadan ne anlarım ben o evden halacığım diye tutturdu. Kıramadım kızcağızı" diye devam ediyorum. Uçak biletini nasıl da sormadan gönderdiğini uçakta yanımda oturan kadının yol boyunca nasıl gevezelik ettiğini kurtulmak için uyuyor numarası yapışımı yeğenimin yeni evinin kapısını penceresini döşemelerini... Anlattıkça anlatıyorum.