Aklını kullanan bilinçli bir insan, varlığı gereğince şüphe duyar, merak eder, gerçekliği arar, bilmek ve anlamak ister. Bu sebeple bilinçli bir insan, evrenin, yıldızların ve yaşadığı dünyanın ne olduğunu, kendisinin ne olduğunu, niçin dünyaya geldiğini, nasıl bir canlı olduğunu, köklerini, nasıl ve ne yönde evrimleştiğini, kültürüyle nasıl var olduğunu, inançlarını, değerlerini, olması gereken nitelikleri, gereksinimlerini, var olmasının gerekliliği olarak nasıl özgür yaşarım, nasıl mutlu olabilirim diyerek yaşamın değerlerini, yaşamının kısa olduğunu, gelecekte nasıl olacağını sorgulamalıdır. Bu sayede insan kendisi hakkında bilgi sahibi olur. Kendi hakikatini keşfedip dünyayı anlayabilir ve yaşamını kurabilir.
Günümüzde çoğu insan, kendilerini ve yaşamlarını sorgulamadıklarından, yaşamlarındaki anlamsızlıkları sebebiyle boşluktadır. Anlam arayışı olmayan insanlarda depresyon ve intihar eğilimi artmaktadır. Bu insanların kimisi yoksullukla boğuşmaktadır. Kimisi de zenginlik içinde yaşamalarına rağmen uyuşturucu kullanıp intihar ederek yaşamlarına son vermektedirler. Ayrıca günümüzde internete, bilişim teknolojisine, sosyal medyaya bağımlı hâlde yaşamak ve bunları amaçsız ve bilinçsizce kullanmak, bunların yeni bir güç alanı olarak ortaya çıkmasına neden olmuş, bu güç alanı insanı daha çok boşluğa sürüklemiş, toplumsal ve insani değerler değişmeye ve ahlaki değerler önemini yitirmeye başlamıştır.
Bu boşluktan çıkış, insanın bilinçli yaşamla yaşamını sorgulaması ve yaşamına anlam katmasıyla olacaktır. Sorgulayan insan kendini yeniler, geliştirir ve yaşamına değer katabilir. Bu sayede insan, bakış açısını genişletir. Kendi hakikatini keşfeder, hayatı anlar ve yaşamını inşa edebilir.
Sorgulama yapmayan insan doğar, çok şeyden habersiz yaşar ve ölür. Hakikati arayamaz, hayatı anlamak için uğraşmaz. Başkasının sunduğu hayatı ve doğruları yaşar. Kısaca boş bir yaşam sürer. Özetle sorgulanmayan yaşam, yaşam olmaktan çıkar.