Hayatın Ucu, birbirine yaslanmaktan başka çaresi kalmayan iki insanın hayatın zorlukları karşısında sürdürdükleri bir yazgının anlatısı.
Şehrin ücra köşesinde, yeni yeni kurulan TOKİ sitelerinden birinde ufacık bir dairede yaşananları anlatıyor Metin Celâl. Babasını yaşadığı yerden alıp karısıyla paylaştığı bu ufacık daireye getiren Sedat, yavaş yavaş gözden kaybolur. Baba adeta bir yabancıdır evde. Geliniyle hiç hesap etmediği bir kader ortaklığında bulur kendini. Onları sonu polisiye olaylara varan zor bir yaşam beklemektedir…
"İnsan çok sevdiği birini uzun bir hastalıktan sonra kaybederse hem üzülür, hem de rahatlar. Sonra da hayatında bir boşluk hisseder. Çünkü giden yaşamında önemli bir yer dolduruyordur. Onun derdi senin derdin olmuştur. Gün boyu onunla uğraşırsın, iyi olsun, kendini daha iyi hissetsin diye... Sonra günün büyük bir bölümünü kaplayan o zaman dilimi boşalıverir. Gitmiştir, kendini çok yalnız, yapacak bir şeyi kalmamış hissedersin."