İnsanın hayvan üzerindeki her türlü tahakkümü toplum fertlerinin gözünde meşru ve kabul edilebilir kılmak için bugüne kadar çeşitli gerekçeler sıralandı. Ancak kimse bir kalbin atmak için ne kadar çaba sarf ettiğinden bahsetmedi.
Belki evinizi bir kuş, kedi ya da köpekle paylaşıyorsunuz. Belki de her sabah işe gitmeden mahallenizde dolaşarak sokakta yaşayan hayvanlara mama bırakıyor; hasta olanları iyileştirmek için zamanınızı ve paranızı ayırıyorsunuz. Belki de, bir adım daha ileri giderek, her türlü hayvansal ürünü tüketmeyi reddediyor ve çevrenizi de bu yönde etkilemeye çalışıyorsunuz. Yine de bunlar hayvanlara yöneltilen şiddet ve örgütlü saldırganlığı engellemek için yeterli değil… Hayvan sömürüsü hayatımızın her alanında bizleri sarmış durumda. Ve hayvan deneyleri meselesi belki de bunların en başında geliyor. İyileşmek için aldığımız bir ilaç başka bir canlının ölmesine neden olabiliyor. Diğer insanlara daha güzel gözükmek için kullandığımız krem bir canın çektiği ıstırabın izlerini taşıyor. Bindiğimiz araçların yakıtı, ofisimizdeki kalemin mürekkebi, elimizden düşmeyen cep telefonumuz kısacası yaşamımız hayvanlara yapılan zulümle kuşatılmış durumda. Bu durumdan ancak konuyu derinlemesine irdeleyerek kurtulabiliriz.
Gerçekten dünyayı değiştirmeyi ve bütün türlerin sömürüsüz bir şekilde birlikte yaşamasını istiyorsak kendimizi kandırmaktan artık vazgeçmeliyiz. Bu şiddetin, adaletsizliğin, yaşam hakkı ihlalinin son bulması belki de yüzyıllar sürecek. Türcülük duvarı yıkılırken, bir tuğlasını da biz çekip kopartabilirsek, ne mutlu bize.
Bu kitap, hayvan deneylerine karşı mücadelenin prensiplerini olabildiğince anlaşılabilir bir dille ortaya koyuyor. Ayrıca hayvanlar üzerinde yapılan biyomedikal araştırmalara karşı sağlam zemine oturan etik ve bilimsel bir muhalefetin doğuşunu müjdeliyor.