Kitap Türkmenistan dışında yazılan ilk 'Tükmen Tarihi' olmasıyla takdir edilmelidir.
Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile Türk devletlerinin sayısının artması, Türkiye'nin 1990 yılı sonrası dış politikasında merkeze oturan Orta Asya sorunu, nüfusça artan dünyamızda her geçen gün bir dar boğaza doğru sürüklenen ekonomik sorunlara çözüm vaat eden Hazar petrolleri ve Türkmen doğal gazı, uzun süredir İran üzerinde sıkışıp kalan siyasal İslam havasının eski Sovyet topraklarına doğru akmaya başlaması ve en önemlisi Türkiye'nin "Yalnız Türk" kimliği ile Avrupa kapısında ayak direktirken 21. yüzyılda "yalnızlığına" son vermesi, bütün dikkatleri Hazar Bölgesi'ne çevirmiştir. Bu bölge eski Oğuzların yerleşim alanıdır. Günümüzde ise Oğuzların gerçek varisleri Hazar Ötesi Türmenleri'dir.
Türkmen tarihinin en iyi bilinen ve kaynak bakımından araştırmacıların daha avantajlı olduu dönemler Selçuklu dönemi kabul edildiğinden bu sahada bir hayli çalışma yapılmıştır. Buna karşılık Türkmen tarihinin ilk dönemleri ve Türkmenistan bölgesinin Eski Çağ tarihi yeterince araştırılmamış, Orta Çağ Türkmen tarihçiliği üzerine ise ciddi anlamda hiçbir tarihçi mesai sarf etmemiştir. Bu kitapta Türkmen tarihi alanında bir boşluğu dolduracak nitelikteki yeni konulara yer verilmiştir. Bunlar arasında özellikle 'Türkmen Yurdu ve Türkmen Adı', Türkmen ve Oğuzlar'ın Meşei', 'Umarga Sak Devleti', 'Mangışlak Salur Oğuz Devleti' ve 'Ortaçağ Türkmen Tarihi' dikkat çekecektir. Ayrıca bu kitapta, 19. yüzyıl, Türkmen toplumunun siyasal, kültürel ve sosyal açıdan bir evrimi olarak değerlendirilmiştir. Kitap Türkmenistan dışında yazılan ilk 'Türkmen Tarihi' olmasıyla da takdir edilmelidir.